EL FÂTIR


Yeri ve göğü birbirinden Ayırandır Allah. (azze ve celle) ilk Yaratılışın Sahibidir.

Aziz ve Celil Olan Allah kâinatı örneksiz, mükemmel Yaratan; her şeye gayesine uygun kabiliyet ve teçhizat Veren; varlıkları yoktan var Edendir; tohumu Yaratan; ondan da filiz Çıkarandır.

Gökleri ve yeryüzünü Yaran ve Ayıracak Olan, dünyayı Yarattığı gibi Ahireti de Yaratan ve ikişer, üçer, dörder kanatlı Melekleri Yaratan; Melekleri elçiler yapan;

Kendisinden kullarının şuurlarına tebliğ vasıtaları, Peygamberlere vahiy, sâlih insanlara ilham, akıllara doğru düşünme fikrini getiren araçlar yahut kudretini, eserlerini Yarattıklarına iletici vasıtalar Kılandır Allah. (azze ve celle)

***

“O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?” (Enbiya Suresi 30.Âyet Meali)

****

Enbiya suresi 30, Ayet-i Kerime’nin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır diyor ki: “O kâfir olanlar, görmediler mi? Baksalar ya; veya haberleri yok mu, sorsalar ya; veyahut şu görüş ve düşüncede değiller mi? Göklerle yer, şu gördükleri âlemin yukarı kısmını teşkil eden yüksekler ve alt kısmını oluşturan yer bitişik idiler. İkisi de deliksizdi. Yukarıdan yağmur yağmıyor, yerde ot bitmiyordu, bunu görüyorlardı. Veyahut yer, dağsız deresiz yekpare; gök boyutları da güneşi, ayı, gökcisimleri ve yıldızları yok, tek bir bütün halindeydi. Veyahut yer, gökcisimlerine bitişik, hepsi bir şeydi. Gök cisimleri ve kütleleri arasında şimdiki çeşitlilik söz konusu olmayıp hepsi de birbirine benzer birer madde idi. Veyahut hepsi başlangıçta var olmamakla ortaktı. Dışta görünen ve farklı özellik gösteren bir varlık değildi. Bunları da şimdiki görünen durumlarından bir fikir edinip ondan delil çıkarmak yolu ile veya duyulup nakledilen bilgiler ışığında bilirler veya bilebilirler. Baksalar ya, öyle iken biz onları koparıp ayırdık. Yok iken yaratıldılar, bir şey iken çoğaldılar. Başlangıçta duman gibi bir madde iken farklı şekiller alıp değişik kütleler oldular. Bir tabiatta kalamayıp değişik karakterlerle çeşitlendirildiler. Yer, göklerden ayrıldı, yukarısından yağmur yağdırıldı, üzerinde otlar bitirildi. Ve hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Yani gerek bitki, gerek hayvan ve gerek insan olsun, canlı olan her şeyin hayatına suyu sebep kıldık.
Âyette sözü edilen "Şey" sözcüğünün, suyun dışında kalan diğerleri için de aykırı bir tarafı olmadığı gibi, bunlar herkes için su kadar açık ve gözle görülen şeyler de olmadığından, burada en açık delil ileri sürülmüştür ki, o da sudur. Suyun ratk (bitişik olma) ve fatk (ayırma) ile münasebeti apaçık olup herkesçe bilinmektedir. Tabiat (yaratılış) üzerinde bu bitişik olma ve ayrışma durumu ile bu şekilden şekle değiştirme olayı o kâfirlerin görüp durdukları veya düşünüp kıyaslama yoluyla bildikleri veya haber aldıkları bir iş, bir icraat olduğu halde yine de imana gelmezler ha! Bir sudan yaratıldıklarını bilirler de hâlâ Allah'ın sanat ve tesirine inanmazlar, tabiat, tabiat deyip dururlar ha! İşte tabiata kalsaydı tabiat kendi kendine değişir miydi? Yer ile gök yokluktan varlığa gelirler miydi veya yer gökten ayrılır mıydı? Veya kuru havada yukarıdan yağmur yağar, kuru toprakta otlar biter miydi, sonra o cansız tabiatlarda aynı bir sudan değişik hayatlar meydana gelir miydi, insanlar olur muydu, kendileri hayat bulurlar mıydı? Onlar kendilerini parçalanmaz mı zannediyorlar?”


***

“Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.” (Fatır Suresi 1. Âyet Meali)

***

Ey bereketli yeryüzünün Sahibi!

Ey müzehheb semanın Sahibi!

Ey ışıklı gündüzün;

Ey yıldızlı gecenin Sahibi!

Ey tohumdan filiz Çıkaran Hikmetiyle!

Ey geceden gündüzü; gündüzden geceyi Çıkaran Rabb’im!

Ey her şeye Gücü Yeten!

Ey Fâtır!

Ey Allah!

****

Resulullah’ın diliyle dua ediyorum Sana; duamı kabul eyle Dergâhında!

“Allah’ım!

Doğu ile batının arasına ayırdığın gibi beni de günahlarımdan ayır.

Allah’ım!

Beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi beni de günahlarımdan temizle.

Allah’ım!

Beni günahlarımdan kar, su ve dolu ile temizle!”

****

Allah’ım!

Günahlarımla aramı ayır benim!

Günahlardan beni uzaklaştır Rabb’im!

Rızan için terk ettiğim hiçbir şeyin hasretini çekmememi nasip eyle!

Rabb’im!

Rızandan ayıran her şeyden, Sen benden Ayrılmadan, ayrılmamı nasip eyle!

Haramlarla aramı ayır benim Rabb’im!

Helal lokma nasip eyle her daim!

El ve ayaklarından iyi ameller hâsıl Ettiğin helal lokma yiyenlerden olmamı nasip eyle!

***

Kim izzet ve şeref istiyorsa, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onu da salih amel yükseltir… ‘Fatır Suresi 10. Âyet Meali)

***

Rabb’im!

Kanaati olan bir tevekkül;

Tevekkülü olan hakiki teslimiyet;

Tövbeyle muhkemleşen yöneliş;

Verası olan zühd Bahşet Yüce Katından!

***

"Şüphesiz Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Onlar, cennetliktirler, yaptıklarına mükâfat olarak sonsuza dek orada kalacaklardır.” (Ahkaf Suresi 13–14. Âyet Meali)

***

Rabb’im!

Bütün meşguliyetlerimi Senin İlahi Rızan için yapmamı nasip eyle!

Azaptan korunmakla meşgul olmamı nasip eyle!

Azaba götürecek meşguliyetlerle benim aramı ayır Rabb’im!

Bana dosdoğru yaşamamı

Ve Cennetini nasip eyle!

***

“O (Kur'an), âlemler için yalnızca bir zikirdir;

Sizden dosdoğru bir yön (istikamet) tutturmak dileyenler için.

(Bununla beraber o doğruluğu) Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvir Suresi 27-28-29 Âyet Meali)

***

Rabb’im!

Nefsin muttali olmasından temizlenerek doğruluğu;

Riyadan temizlenmekle samimiyeti;

Samimiyeti kalbime nakşetmenle ihlâsı nasip eyle bana!

Amelimden amelimi beğenmeyi çıkar Rabb’im!

Ne yaparsam hayır adına;

Ne yaparsam İlahi Rızan için,

Lütfundan ve İhsanındandır Senin!

Ne bendendir amelim;

Ne de benim sayemdedir!

Her şey Senin Dilemenledir Rabb’im!

Rabb’im!

Hakkımda hayırlı olanı Dilemeni dilerim Senden!

Ve vaat ettiğin Gün gelip,

Huzuruna Çıkınca

Cennetini nasip Etmeni dilerim.

Âmin! Âmin! Âmin!

V’el hamdülillahi Rabbi’l âlemin!